19 Aralık 2011 Pazartesi

Dürtü

26 Mart 2011 Cumartesi

Dürtü


“Yaşamak” mümkün her zaman, içindeki herşeyle bu dünyanın... Bir damla mutluluk için koca bir karanlığı sırtlamak bir ömür boyu, “mümkün”. Peki ya bir dürtü olmaksızın? Sevdiklerime dair duyduğum sevi, sorumluluk hayatta tutmakta beni sadece, gerçekten “yaşamak” için daha neye ihtiyacım var, bilmiyorum. Şımarık bir çocuğun sızlanması belki. “Yaşamak için bu kadar az şeye ihtiyacın varken neden bu dürtüye ihtiyacın var çocuk?” Ne zaman kaybettin hayallerini, ne zaman ben oynamıyorum dedin? Ne zaman kabuğuna çekildin? Ne zaman ilaçlara gömüldün “sanki bir değişiklik sağlıyorlarmış gibi” Hasta değildin sen çocuk. En başından beri... Kırılgandın, naiftin, bilgisizdin, hayalciydin ama hasta değildin. Bu yüzden en ağır anti-psikotikleri alsan da “hastalığında” bir değişim olmayacak. 
İç güdüsünü kaybetmiş bir hayvan gibi hissediyorum şimdi. Karaya son sürat yaklaşmakta olan bir balina, bir yunus gibi... beni okyanusa geri döndürmeye çalışan insanlara da karşı koyamıyorum. Ne kalmaya ne de gitmeye gücüm yetiyor. Burda değilim! Beni arayanlara telesekreterim cevap veriyor. “Yaşıyorum” diyorum! Ama yaşamıyorum, ölemiyorum da... Bedenimi  emanet dükkanına verip parasını almadan çıkıyorum.
 Denemeyi bırakalı çok olmuştu, artık denemeyi deniyorum. Umut hiçlikle yer değiştirmişti, artık ona tutunuyorum. Kurduğum her “düzenin”, tutunduğum her hayalin gün gelip dağılacağını biliyorum...
 Legolarla oynayan çocuklar gibiyiz. Gece darmadağın oyuncak kutusuna tıkılacağını bildiğimiz halde üstüste dizmeye devam ediyoruz herşeyi. Bense önüme yığılan parçaları sessizce izliyorum, ebeveynlerimin “hadi” bakışlarının altında görevimi yerine getiriyorum “normal” görünebilmek için. Buna aşinaydım hep. Çocukluğumda beni giydirip sokağa göndermek isteyen ablama da şaşkınca bakardım. “Neden?” diye. Daha sonra soru sormayı bırakacaktım, araştırmayı bırakacaktım okumayı bırakacaktım yer yer. Alışacaktım ve alışmayı bırakacaktım. Bırakacak birşey kalmayıncaya dek... Bırakacaktım.
Bekliyorum şimdi, beklediğim bir şey olmadan bekliyorum kumların üstünde. Derimi ıslak tutmak için okyanus suyuna batırılan sünger ve havlularla yaşıyorum. Kaldırıp suya taşımak için daha da kalabalıklaşıyorlar. “Hayır!” “duymuyorlar”. Bilmiyorlar okyanusa döndüğümde daha ıssız bir sahil arayacağım. Hiçliği hatırlatan uykumla avunacağım, ulaşana dek...

Hiç yorum yok:

İzleyiciler