Nasıl bir şey devam etmek. ilerlemek, yol almak... Nasıl bir şey unutmak. En azından hatırlayarak devam etmek. Nasıl bir şey... Nasıl... Nasıl?.. Nasıl bir şey gitmek... Beklemek? tek şey elimden gelen...Neyi bekliyorum? tanıyacak mıyım gelirse eğer... Kime sesleniyorum kendime dahi duyuramazken sesimi. Sesim? Ne kadar yabancı kulaklarıma... Ne anlatıyorum? Ne oluyor kelimelere döküldüğünde...
olmuyor... ne güzel olamamak. saplanıp kalmak... Kalmak. Kalakalmak... Kalkamamak düştüğü yerden.. Ne güzel yaşamak ölümün kıyısında... ölememek, isteyip de... Ne güzel yaşayamamak nefes alıp da.
Sahi nerden kimden gitmedim ben... ya da nereye gitmedim.
Ne gidebildim ne de kalabildim. Yoktum çünkü orda ve olmaya da niyetim yoktu...
Ne kadar uzağa gidebilir kırık bir oyuncak, en son ona dokunan çocuğun hayalinde. Çocuk büyümüştür öykünerek büyüklerin oyunlarına. Oyuncak? Kırık da olsa oyuncak işte... Asılı durur en son kurulan düşte, sırt çevirmiş tüm oyunlara...