27 Ocak 2012 Cuma

Aklımdan geçenler...


*
Herkes çektiği acının bedelini bir başkasına ödetiyor olan bu. Mutlu olan birinin sevincinden ölesiye nefret etmemiz bu yüzden. Temeli bilinmeyen bir zamanda atılmış tarifsiz bir acı, karşılaştığımız her kişiden alınması gereken bir öc oluyor. Aferin bize...


*
Unutmaya yüz tuttuğumda yeni başlıyordum hatırlamaya... Bilmezler unutmadığımı... Unutmak ve zaten hiç var olmamış olanı kanıksamak... Benim yapabileceğim şeyler değildi... Olmayanı var edebilmişken, yok etmeye varmıyordu elim.
Bir kimyasal gibi... çekilince tamamen, silindi sanıldı hafızalardan. Daha büyük bir boşlukla kaplandığı aklına gelmedi hiç kimsenin. Yankısı daha da büyük şimdi unutuldu sanılan her yokluğun..
Zaman... her şeyin ilacı olduğu yalan. Zehir zıkkım aslında, ağzıda kekremsi bir tad bırakan. Alışmak... bu tadı değiştirmek için başka lokmalar almak, yaşayabilmek için... afiyetle atıştırdığın şeyleri kıçından çıkartmanın hissi ise unutmak... Tüm hatıralara posa muamelesi yapmanın dayanılmaz mutluluğu... yaşamın diğer adı. Hepimizin bir süre sonra gideceği nihai nokta. Kanalizasyonda sürüklenen ya da bir çalının arkasına bırakılmış, üstünde sineklerin uçuştuğu bir bok olmak. İşte her şeyi yok saymanın ortak kaderi...
Kim düşünür sıçtığının akibetini... bir denize ulaştığı zaman gitmişmidir gerçekten. Suya toprağa havaya karışmaz mı tekrar. Keyifle yediğimiz bir yemişte, Soluduğumuz hava da, içtiğimiz suda..
İşkembede değil yürekte ve beyinde gerçeklenir unuttuğumuz “insan”. Unutmak sıçmanın öbür adıdır. Alışmak?: sıçmayı sürekli kılmak..
*
Gerçeklerden bahsetmeyin bana. Bırakın iki satır hayal kurayım ve diyeyim “yaşıyorum” diye. Gerçeklerle yaşanmıyor çünkü “hayatta kalınıyor” sadece. Bir kağıda iliştirilmiş ataçlar gibi... yaşıyorsunuz kardeşim ama hayatın kenarında. [Kıçımın kenarında...] karalanmış bir cümle olmak gelmiyor içinizden; kurşun bir kalemle gömülüş, o kağıdın ortasına...
*
Söyledim... söylediğimde yaşadım... işittim ama hiç duymadım... şimdi ne söyleyebilirim ne duysam inanırım. Boşuna tüketmeyin nefesinizi, söylemek için...
*
Siktirin gidin... söyledikçe söyleyesi geliyor insanın. “Seni seviyorum” gibi içi boş da değil... Ne kadar anlamlı... Doldurup ağzımı bu kelimelerle, kustukça kusasım geliyor “siktirin gidin..” diye.
*
Gömün kafalarınızı o çok sevgili dünyanıza... Götünüzün baktığı yer yeter bana...
*
Bok vardı çünkü... ışığı gören gelmiş... 7 milyar olmuşuz hala sikmeye devam ediyoruz birbirimizi... bir de çok matah bir şeymiş gibi yaşamı, hayatta kalmayı salık veriyoruz. yemin gibi... ilahi bir emir gibi... korkarım şimdi öldüğümde ışığa yürümekten. Kanlar içinde başka bir mahşeri kalabalığa düşmekten.
*
Kocaman evrende göt kadar yerde boğazlar tabii insan insanı. Güzel ne varsa sıçar sıvar üzerine. Biri reddetmiş bu hali kime ne, takar mı seni geri kalan.
*

Hiç yorum yok:

İzleyiciler