*
Herkes
çektiği acının bedelini bir başkasına ödetiyor olan bu. Mutlu olan birinin
sevincinden ölesiye nefret etmemiz bu yüzden. Temeli bilinmeyen bir zamanda
atılmış tarifsiz bir acı, karşılaştığımız her kişiden alınması gereken bir öc
oluyor. Aferin bize...
*
Unutmaya
yüz tuttuğumda yeni başlıyordum hatırlamaya... Bilmezler unutmadığımı...
Unutmak ve zaten hiç var olmamış olanı kanıksamak... Benim yapabileceğim şeyler
değildi... Olmayanı var edebilmişken, yok etmeye varmıyordu elim.
Bir
kimyasal gibi... çekilince tamamen, silindi sanıldı hafızalardan. Daha büyük
bir boşlukla kaplandığı aklına gelmedi hiç kimsenin. Yankısı daha da büyük
şimdi unutuldu sanılan her yokluğun..
Zaman...
her şeyin ilacı olduğu yalan. Zehir zıkkım aslında, ağzıda kekremsi bir tad
bırakan. Alışmak... bu tadı değiştirmek için başka lokmalar almak, yaşayabilmek
için... afiyetle atıştırdığın şeyleri kıçından çıkartmanın hissi ise unutmak...
Tüm hatıralara posa muamelesi yapmanın dayanılmaz mutluluğu... yaşamın diğer
adı. Hepimizin bir süre sonra gideceği nihai nokta. Kanalizasyonda sürüklenen
ya da bir çalının arkasına bırakılmış, üstünde sineklerin uçuştuğu bir bok
olmak. İşte her şeyi yok saymanın ortak kaderi...
Kim
düşünür sıçtığının akibetini... bir denize ulaştığı zaman gitmişmidir
gerçekten. Suya toprağa havaya karışmaz mı tekrar. Keyifle yediğimiz bir
yemişte, Soluduğumuz hava da, içtiğimiz suda..
İşkembede
değil yürekte ve beyinde gerçeklenir unuttuğumuz “insan”. Unutmak sıçmanın öbür
adıdır. Alışmak?: sıçmayı sürekli kılmak..
*
Gerçeklerden
bahsetmeyin bana. Bırakın iki satır hayal kurayım ve diyeyim “yaşıyorum” diye.
Gerçeklerle yaşanmıyor çünkü “hayatta kalınıyor” sadece. Bir kağıda
iliştirilmiş ataçlar gibi... yaşıyorsunuz kardeşim ama hayatın kenarında. [Kıçımın
kenarında...] karalanmış bir cümle olmak gelmiyor içinizden; kurşun bir kalemle
gömülüş, o kağıdın ortasına...
*
Söyledim...
söylediğimde yaşadım... işittim ama hiç duymadım... şimdi ne söyleyebilirim ne
duysam inanırım. Boşuna tüketmeyin nefesinizi, söylemek için...
*
Siktirin
gidin... söyledikçe söyleyesi geliyor insanın. “Seni seviyorum” gibi içi boş da
değil... Ne kadar anlamlı... Doldurup ağzımı bu kelimelerle, kustukça kusasım
geliyor “siktirin gidin..” diye.
*
Gömün
kafalarınızı o çok sevgili dünyanıza... Götünüzün baktığı yer yeter bana...
*
Bok
vardı çünkü... ışığı gören gelmiş... 7 milyar olmuşuz hala sikmeye devam
ediyoruz birbirimizi... bir de çok matah bir şeymiş gibi yaşamı, hayatta
kalmayı salık veriyoruz. yemin gibi... ilahi bir emir gibi... korkarım şimdi
öldüğümde ışığa yürümekten. Kanlar içinde başka bir mahşeri kalabalığa
düşmekten.
*
Kocaman
evrende göt kadar yerde boğazlar tabii insan insanı. Güzel ne varsa sıçar sıvar
üzerine. Biri reddetmiş bu hali kime ne, takar mı seni geri kalan.
*
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder